- lüzumundan fazla
- gerekenden çok
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
ITNAB — Edb: Konuşurken, fazla tafsilât vermek. Lüzumundan fazla sözü uzatmak. (Îcazın zıddı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
iyimser — sf. Genellikle her düşünce ve işi iyi olarak değerlendiren, kötümser karşıtı, nikbin, optimist İstanbul a vardığımızda eş dost bizi lüzumundan fazla iyimser bulmuştu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
lüzum — is., Ar. luzūm Gerek, gereklik, gereklilik, icap Sizden saklamaya lüzum yok, dedi. R. H. Karay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller lüzum görmemek lüzumundan fazla … Çağatay Osmanlı Sözlük
metanet — is., Ar. metānet Metin olma, dayanma, dayanıklılık, sağlamlık Kalbimde lüzumundan fazla metanet var. A. Gündüz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller metanet göstermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
acısını çıkarmak — 1) acılığını yok etmek Soğanın acısını çıkarmak. 2) mec. uğradığı maddi veya manevi zararı karşılayacak bir iş yapmak Belki de zamanında lüzumundan fazla susmuştu da şimdi onun acısını çıkarıyordu. H. Taner 3) mec. öç almak Bana yaptıklarının… … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEŞBİH-PERESTLİK — Kelâmda lüzumundan fazla teşbihe yer vermek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İKTİSAD — Tutum, biriktirme. Her hususta itidal üzere bulunmak. Lüzumundan fazla veya noksan sarfiyattan kaçınmak. * Edb: Beyit veya kasideyi birbirine vasl ile uzatmak.(İktisad ve hıssetin çok farkı var. Tevâzu, nasıl ki ahlâk ı seyyieden olan tezellülden … Yeni Lügat Türkçe Sözlük