miras — is., huk., Ar. mīrāṣ 1) Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, kalıt, bırakıt, tereke 2) mec. Kalıtım yoluyla gelen herhangi bir özellik 3) mec. Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı şey Konukseverlik bize… … Çağatay Osmanlı Sözlük
RİSE — Miras yemek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İRAS — Sebeb olmak, vermek. Vâris kılmak, miras bırakmak, miras yemek. * Gerekmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜVARESE — Birbirinden miras yemek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEVARÜS — Mirasa konmak, birisine diğerinden irsen geçmek. Miras yemek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kalmak — nsz, ır 1) Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. T. Buğra 2) Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. O. C. Kaygılı 3) de Konaklamak, konmak Hemen… … Çağatay Osmanlı Sözlük