- gibi yapmak
- imişçesine davranmak
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yapmak — i, ar 1) Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır. Ç. Altan 2) nsz Olmasına yol açmak Durgun sular sıtma yapar. 3) nsz Yol almak 4) Onarmak, tamir etmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gibi — e. 1) ... e benzer İn cin, uyanmadan denizin üstü boş gibidir. H. Taner 2) zf. O anda, tam o sırada, hemen arkasından Haberi aldığı gibi yola çıktı. 3) zf. İmişçesine, benzer biçimde Bu sade dekor, ölümün manzarasını ulvi bir tablo gibi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
numara yapmak — argo bir hareketi yalandan yapmak veya yapar gibi görünmek Numara yapıyorum gibi bir şey gelmesin aklınıza. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
afi kesmek (veya satmak veya yapmak) — birine karşı gösteriş yapmak, kabadayılık etmek Yanındaki kıza afi yapmak için onun önüne, dilenciye sadaka verir gibi bahşiş fırlatan bir züppeyi, bıraksalar öldürecekti. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
gösteriş yapmak — başkalarını aldatmak, şaşırtmak, korkutmak veya kendini beğendirmek için yapay davranmak Salih de tam bir gösteriş yapmak hevesiyle boşanmış bir yay gibi kalktı ayağa. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
sabotaj yapmak — 1) yıkmak, tahrip etmek, kullanılır durumdan çıkarmak Sırplar bu sırada ricat ordusuna hücumlar tertip etmek, postaları vurmak, geri hizmetlerde sabotaj yapmak gibi teşebbüslerle düşmanın ileri hareketini kolaylaştırdılar. F. R. Atay 2) bir işi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tumturak yapmak — vurgulamak, önemini belirtmek, etkili olmasını sağlamak Hecelerimiz de telaffuzda tumturak yapmak için lastik gibi çekilir. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
denizdeki balığın karada komisyonculuğunu yapmak — gerçekte bulunmayan bir konu üzerinde varmış gibi savunuculuğunu yapmak, hayalî konularda gereksiz söz söylemek Denizdeki balığın karada komisyonculuğunu yapıyorlardı. E. E. Talu … Çağatay Osmanlı Sözlük
elinden geleni yapmak — gücünün yettiği kadarını yapmak Hasan Ağa dal gibi kızı şişmanlatmak için elinden geleni yapmıştı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
dolap beygiri gibi dönüp durmak (veya dolaşmak) — dar bir çevrede hep aynı işi yapmak Bir dolap beygiri gibi dönüp dolaşarak ağaçları, çiçekleri sulardım. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük