- mum gibi
- 1) dosdoğru, dimdik2) uslu, kıpırtısız3) tertemiz, düzgün4) zayıf, sararıp solmuş
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
mum — is., Far. mūm 1) Bir fitilin üzerine erimiş bal mumu, içyağı, stearik asit veya parafin dökülüp genellikle silindir biçiminde dondurulan ince, uzun aydınlatma aracı Kandil geceleri bu velilerin yerleri mumlarla donanırdı. Y. K. Beyatlı 2) Bal… … Çağatay Osmanlı Sözlük
potasyum — is., kim., Fr. potassium Atom numarası 19, atom ağırlığı 39,10, yoğunluğu 0,87 olan, 62,5 °C de eriyen, 15 °C de mum gibi yumuşak, soğukta sert ve kırılgan, potasyum hidroksit içinde bulunan bir element (simgesi K) Birleşik Sözler potasyum… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sodyum — is., kim., Fr. sodium Atom numarası 11, atom ağırlığı 22,990, yoğunluğu 0.971 olan, 97,5 °C de eriyen, deniz ve kaya tuzlarında, doğada birleşik olarak çok yaygın bulunan, beyaz, parlak, mum gibi yumuşak bir element (simgesi Na) Birleşik Sözler… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Mete Özgencil — Background information Birth name Halil Mete Özgencil Born 1962 (age 48–49) … Wikipedia
ağaç — is., cı, bit. b. 1) Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki 2) sf. Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan Ağaç tekne. 3) Direk Birleşik Sözler ağaç arısı ağaç balı ağaç… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çiçek — is., ği, bit. b. 1) Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü 2) bit. b. Çiçek açan kır veya bahçe bitkisi Evin ufak çiçekler ve bitkilerle süslü bahçesine çıktım. R. H. Karay 3) mec. Davranışları hafif, toplum… … Çağatay Osmanlı Sözlük
direk — is., ği 1) Ağaçtan veya demirden yapılan uzun ve kalın destek Kayıkçı yelkeni açmak için ilkin direği yerine oturtmalıdır. S. Birsel 2) Sütun Birleşik Sözler ana direk mumdirek mum direk orta direk temel direk … Çağatay Osmanlı Sözlük
donanmak — nsz 1) Giyinip kuşanmak, süslenmek 2) le Yayılıp kaplanmak Baharda ağaçlar çiçeklerle donandı. 3) le Işıklı duruma gelmek, ışıklarla bezenmek Bu gördüğünüz yol şenlik gecesi gibi ardı arası kesilmez sıra sıra otomobillerin fenerleriyle donanırdı … Çağatay Osmanlı Sözlük
dökmek — i, er 1) Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek. S. F. Abasıyanık 2) Belli bir yere boşaltmak Sigara tablasını dökmek. 3) Akıtmak, düşürmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
etek — is., ği 1) Giysinin belden aşağıda kalan bölümü 2) Bedenin belden aşağısına giyilen, değişik biçimlerde, genellikle kadın giysisi, eteklik Sevim in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı. R. N. Güntekin 3) Giysinin… … Çağatay Osmanlı Sözlük