sizden

sizden
karşı taraftan olan (kimse)

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно сделать НИР?

Look at other dictionaries:

  • sizden iyi olmasın — birinin, orada bulunmayan bir kimseyi överken karşısındakine söylediği bir nezaket sözü ... sizden iyi olmasın pek babacan, cana yakın bir adamdır. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • AN-KÜM — Sizden …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • siz — zm. 1) Çokluk ikinci kişi zamiri 2) Bir kişiye saygı ve incelik belirtisi olarak kullanılan bir seslenme sözü Birleşik Sözler sizli bizli Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller siz bilirsiniz siz sağ olun sizden sizden iyi olmasın size doyum olmaz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 1980 Turkish coup d'état — The daily Hürriyet ran an extra edition, whose headline read The army has seized control The 12 September 1980 Turkish coup d état, headed by Chief of the General Staff General Kenan Evren, was the third coup d état in the history of the Republic …   Wikipedia

  • Idioma turcomano — Turcomano, turkmeno o turkmeco Türkmen dili Hablado en  Turkmenistán  Afganistá …   Wikipedia Español

  • Грамматика турецкого языка — Турецкий язык относится к агглютинативным (или «приклеивающим») языкам и, тем самым, существенно отличается от индоевропейских. Содержание 1 Морфология 1.1 Гармония гласных 1.2 Число …   Википедия

  • bilim — is. 1) Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim Benim sizden istediğim Türkçe yardım, bazı eski yazılı bilim ve tarih gibi ciddi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • lüzum — is., Ar. luzūm Gerek, gereklik, gereklilik, icap Sizden saklamaya lüzum yok, dedi. R. H. Karay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller lüzum görmemek lüzumundan fazla …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • nümayiş — is., esk., Far. numāyiş 1) Gösteri Darülfünun gençleri İstanbul da büyük bir nümayiş yapmışlardı. F. R. Atay 2) Gösteriş Sizden çok emin olduğum için hiçbir nümayiş beklemem ve istemem. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • rabıta — is., Ar. rābiṭa 1) Bağlayan şey, bağ Bu dünya öyle bir dünya ki zengin ile fakir arasında kardeşlik rabıtaları bile kalmıyor. R. N. Güntekin 2) İki şeyi birbirine bağlayan ip 3) İlgi, ilişki Bu rabıtamı sizden gizlemek pek fazla azap veriyor, bu… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”