- yarım kalmak
- tamamlanmamak, sonuçlanmamak
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yarım — sf. 1) Bütün bir şeyin ayrıldığı iki eşit parçadan her biri Bu yarım saat içinde evde neler geçti? Y. Z. Ortaç 2) Tam ve istenildiği gibi olmayan, eksik, noksan Ötekinde de yarım kavala benzeyen kalın bir çığırtma vardı. O. C. Kaygılı 3) is. Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kursağında kalmak — (bir şey) istenilen bir şey gerçekleşememek, yarım kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
lakırtısı ağzında kalmak — konuşan kimsenin, bir başkasının söze başlaması veya ani bir olay sonucunda sözü yarım kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
felce uğramak — (bir iş) bir iş yarım kalmak, yürümez duruma gelmek, tam olarak durmak Yağmur yüzünden trafik felce uğradı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mesai — is., Ar. mesāˁī Çalışma, emek Birleşik Sözler mesai saati tam mesai teşrikimesai yarım mesai Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller mesai yapmak mesaiye kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yarı — sf. 1) Bir bütünü oluşturan iki eşit parçadan her biri, nısıf 2) Bir şeyin yarısı kadar olan, yarım olan Yarı yolu aldık. Yarı mesafede. 3) is. Futbolda 45 dakikalık her iki devreden biri Birinci yarıda dört gol attık. 4) zf. Gereğinden az, tam… … Çağatay Osmanlı Sözlük