- ayak
- is., -ğı, anat.
1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü2) Bacak3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri
İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var.
4) Vücudun belden aşağı bölümüAyağına bir pantolon çekti.
5) Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesiSenin ayağınla köye akşama kadar varamayız.
6) Basamak7) Fut8) Futun küpü alınarak hesaplanan değer9) Aşağı düzeyde, sıradan, bayağıAyak takımı.
10) hlk. Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste11) esk. Yarım arşın veya 30,5 cm uzunluğundaki ölçü birimi, kadem12) coğ. Göl ayağı13) ed. Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler14) ed. Halk edebiyatında uyakMânicilerin kafa yormadan buldukları ayaklar Cenap'ı şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükler.
- S. Birsel15) mat. Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği noktaDikme ayağı.
16) sp. Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri17) sp. Altılı ganyanda yer alan her bir koşuBirleşik Sözler- ayakaltı- ayak işi- ayak izi- ayakkabı- ayakucu- ayak ucu- ayaküstü- ayakyolu- ağırayak- düzayak- kırkayak- önayak- ön ayak- sacayak- üçayak- kazayağı- sacayağıAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller- <- <- <
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.