- boyun olmak
- hlk.
kefil olmak
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
boyun — is., ynu, anat. 1) Gövdenin başla omuz arasında kalan bölgesi Ellerini bu defa, boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi. A. İlhan 2) Testi, şişe, güğüm gibi kaplarda dar olan üst kısım 3) Sorumluluk 4) coğ. Dağ sırtlarında geçmeye elverişli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ram olmak — boyun eğmek, itaat etmek Onun şekillerine ve anatomisine ram olmayı kendime bir zillet addederim. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kul olmak — (bir şeye) aşırı derecede bağlanmak, boyun eğmek Ben serüvenlere kul olmayacağım, serüvenler bana kul olacak. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kadıtmak — inat etmek, dik ba;lı olmak, boyun egmemek, I, 513bkz: kadıtmak geri dönmek, çekinmek; soğuktan ölmek. I I, 301 seyrekçe diktirmek. II, 301 inat etmek, dik başlı olmak, kimseye boyun egmemek. I, 513bkz: kadıtmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
râm — (F.) [ مار ] itaat eden, boyun eğen. ♦ râm etmek boyun eğdirmek, itaat ettirmek. ♦ râm olmak boyun eğmek, itaat etmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
mutî — (A.) [ ﻊﻴﻄﻡ ] itaat eden, boyun eğen. ♦ mutî olmak itaat etmek, boyun eğmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
farz — is., din b., Ar. farż 1) Müslümanlıkta, özür olmadıkça yapılması zorunlu, yapılmaması günah sayılan ibadet 2) mec. Yapmak zorunda kalınan şey, boyun borcu Birleşik Sözler farzımuhal Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller farz etmek farz olmak farz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ram — sf., esk., Far. rām Boyun eğen, kendini başkasının buyruğuna bırakan Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ram etmek ram olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
şart — 1. is., Fr. charte Temel kural belgesi Paris Şartı. 2. is., Ar. şarṭ Olması başka durumların gerçekleşmesini gerektiren şey, koşul İster istemez bu şartlara boyun eğecekti. F. R. Atay Birleşik Sözler şart kipi şartname şart şurt … Çağatay Osmanlı Sözlük
tanımak — i 1) Daha önce görülen, bilinen bir kimse veya şeyle karşılaşıldığında bunun kim veya ne olduğunu hatırlamak Zarfın üstündeki yazıyı hemen tanıdı. H. E. Adıvar 2) Daha önce görmüş olmak, ilişkisi bulunmak, bilmek Onu bir de eski polisler tanır. S … Çağatay Osmanlı Sözlük