- son vermek
- bitirmek, sona erdirmek
Çok geçmeden büyük ağabeyim bu anarşiye son vermek ihtiyacını duydu.
- R. N. Güntekin
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çok geçmeden büyük ağabeyim bu anarşiye son vermek ihtiyacını duydu.
- R. N. GüntekinÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
söze son vermek — konuşmayı bitirmek Umarım ki sizi tatmin ettim diyerek sözlerine son verdi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
son — sf. 1) Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu. P. Safa 2) En arkada bulunan Son vagon. 3) Artık ondan ötesi veya başkası… … Çağatay Osmanlı Sözlük
son nefes — is. 1) Ölümden önceki son anda alınan nefes Son nefesinde bile halkı teşvik etmekten vazgeçmeyen bu adamı görmek istedim. Ö. Seyfettin 2) mec. Hayatın sonu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller son nefesini vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
son nefesini vermek — ölmek Adam, iskelenin üstüne yığılmış, son nefesini verirken biçarenin şapkasını aşırmışlar. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
yol vermek — 1) geçmesine izin vermek Hafif sağ yapıp askerî bir kamyona yol verdi. A. İlhan 2) hızını artırmak 3) işten çıkarmak, işine son vermek Mademki bu işi yapamıyorsun, o hâlde başka işimiz yok derler, bana yol verirler. O. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkış vermek — belge düzenleyip işine son vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bohçasını koltuğuna vermek — kovmak, işine son vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tezkeresini eline vermek — işine son vermek, kovmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
izin vermek — 1) birini bir şey yapmada serbest bırakmak Yenisi dikilinceye kadar sivil elbise ile dolaşmasına izin verdi. E. Bener 2) işine son vermek, hizmetinden çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
istikamet vermek — yön vermek, yöneltmek Son otuz senede tarihe nasıl bir istikamet verdiğimizi görüyorum. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük