- dil
- 1. is.
1) Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı
Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki...
- Y. Z. Ortaç2) Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli bölümleriTerazi dili.
3) Büyükbaş hayvanların haşlanıp pişirildikten sonra yenebilen diliBirkaç dilim ekmek, ince bir iki dilim peynir veya dil, bazen de haşlanmış bir sebze yemeği.
- S. F. Abasıyanık4) Ayakkabı bağlarının ayağı rahatsız etmemesini sağlayan ve bağ altına rastlayan saya parçası5) coğ. Kıstak6) den. Makaraların ve bastikaların içine yerleştirilmiş olan, üzerinden geçirilen halatı istenilen yöne çevirmeye yarayan, çevresi oluklu, küçük döner tekerlekİki dilli makara.
7) müz. Bazı üflemeli çalgılarda titreşerek ses çıkaran ince metal yaprak8) hlk. AnahtarBirleşik Sözler- dilaltı- dil altı- dilbasan- dilsever- ana dil- Ari dil- ölü dil- özel dil- ana dili- danadili- hâl dili- kedidili- kuşdili- kuş dili- öküzdiliAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller- <- <- <- <- <- <- <- <- <2. is., esk., Far. dil Gönül, yürekBirleşik Sözler- deryadil- ehlidil- safdil- suzidil3.1) İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan, zebanDilinden Anadolulu olduğu ancak belli oluyordu.
- S. F. Abasıyanık2) Bir çağa, bir gruba, bir yazara özgü söz dağarcığı ve söz dizimiHalk dilinin günebakan ismini verdiği bu çiçek, güneşe âşıktır.
- H. S. Tanrıöver3) Belli mesleklere özgü dilHukuk dili.
4) Düşünce ve duyguları bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracıGözlerin dili. Çiçeklerin dili. Müzik dili. Yazı dili.
5) tar. Sorguya çekilmek için yakalanan tutsakBirleşik Sözler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.