- boşa gitmek
- harcanan emek, para hiçbir işe yaramamak, olumlu bir sonuca ulaşamamak
Bir fikrin gerçekleştirilmesine yaramayan zaferler boşa gider.
- Atatürk
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bir fikrin gerçekleştirilmesine yaramayan zaferler boşa gider.
- AtatürkÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
çöpe gitmek — yapılan iş boşa gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
havaya gitmek — hiçbir şeye yaramamak, boşa gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
laf kaynayıp gitmek — söz boşa söylenmek, anlaşılmaz olmak, hiçbir etki yapmamak Her kafadan bir ses çıkıyor, söylenen laflar gülüşmeler arasında kaynayıp gidiyordu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
haçetmek — boşa gitmek … Beypazari ağzindan sözcükler
heşlenmek — boşa gitmek … Beypazari ağzindan sözcükler
heba olmak — boşa gitmek, ziyan olmak Koca bir gün heba oldu. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
heder olmak — boşa gitmek, boşuna geçmek Hayır işlemeden geçen günü heder olmuş addederek bayağı canı sıkılır. E. E. Talu … Çağatay Osmanlı Sözlük
boş — sf. 1) İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler. A. Gündüz 2) Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal Boş kadro. 3) Yapılacak işi olmayan, işsiz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hebâ — (A.) [ ﺎﺒه ] boş. ♦ hebâ etmek yitirmek, yazık etmek, elden kaçırmak. ♦ hebâ olmak yitmek, yazık olmak, yok olmak. ♦ hebâya gitmek boşa gitmek, yazık olmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
mahvolmak — nsz, Ar. maḥv + T. olmak 1) Yok olmak Bu derece intibak kabiliyeti, tekâmül kuvveti olan dinamik bir millet olmasak mahvolurduk. O. S. Orhon 2) Bozulup yararsız duruma gelmek 3) Onulmaz duruma gelmek 4) Boşa gitmek, heba olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük