- yoldan çıkmak
- 1) belli bir yol izleyen taşıtlar herhangi bir sebeple yolundan ayrılmak, gitmez olmak2) mec. doğru yoldan ayrılmak
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
baştan çıkmak — 1. ahlakı bozulmak 2. doğru yoldan ayrılıp uygunsuz işlere yönelmek Edebiyatı zenginleştiren genellikle bu tür, baştan çıkmış yazarlardır. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
yol — is. 1) Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik 2) Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı. Ç. Altan 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ulakmak — şaşmak, yoldan çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
azmak — azmak, yoldan çıkmak I, 93, 173 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ASEF — (Asf) Büyük kadeh. * Bir şeyi almak. * Yoldan çıkmak. Zulüm eylemek. Körü körüne gitmek. * Birisini istihdâm eylemek. Irgatlık etmek, tarlada işçilik etmek. * Ölüm. (Kamus tan alınmıştır … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SAYFUFET — Udûl etmek. Yoldan çıkmak, vazgeçmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TAASSÜF — Sapmak, doğru yoldan çıkmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEASSÜF — Müstakim yoldan çıkmak. İ tisaf … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
geçmek — e, er 1) Bir yerden başka bir yere gitmek Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. T. Buğra 2) den Bir yandan girip diğer yandan çıkmak İplik iğne deliğinden zor geçti. 3) den Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
vurmak — e, ur 1) Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak Masaya vurmak. Birinin başına vurmak. 2) i Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara… … Çağatay Osmanlı Sözlük