- ne münasebet!
- öyle şey mi olur, ilgisi yok
Ümit, ideal, şahsiyet dediğiniz zaman da hep aynı şeyleri mi anlıyorsunuz? Ne münasebet!
- P. Safa
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Ümit, ideal, şahsiyet dediğiniz zaman da hep aynı şeyleri mi anlıyorsunuz? Ne münasebet!
- P. SafaÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
münasebet — is., Ar. munāsebet 1) İlişik, ilişki, ilinti İzmir den ordunun başından ve temasa geldiğim siyasi münasebetlerden uzaklaşamazdım. Atatürk 2) İki şey arasındaki uygunluk Yüzle ahlak arasında herhâlde müthiş bir münasebet vardır. S. F. Abasıyanık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
münasebet almak — uygun düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
münasebet düşmek — uygun bir durum ortaya çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
münasebet kurmak — iki şey arasında ilişki bulmak, yakınlık görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜNASEBET — İki şey arasındaki tenasüb, uygunluk, yakınlık, bağlılık, mensubiyet, yakışmak, vesile, alâka … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KAT'-I MÜNÂSEBET — Münasebeti ve ahbaplığı kesme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜNASEBAT — (Münasebet. C.) Münasebetler, ilgiler. İki kişi veya hey et arasındaki bağlar, ilişkiler. Alâkalar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NİSBET — Münasebet, yakınlık, bağlılık, ölçü. * Rağmen. İnat olarak. İnat olsun diye … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İZAFİYYE — Münasebet. Bağlı oluş. Alâkalılık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
GÜRİZGÂH — (Girizgâh) f. Kaçacak yer. * Edb: Bir bahisten diğer bahse, mukaddimeden maksada intikal için bir münasebet te sis eden söz. Nedim in:Bu şehr i stanbul ki, bîmisl ü behadırBir sengine yekpâre Acem mülkü fedadırmatla lı kasidesindeki:İstanbul un… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük