MÜNASEBET — İki şey arasındaki tenasüb, uygunluk, yakınlık, bağlılık, mensubiyet, yakışmak, vesile, alâka … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
münasebet almak — uygun düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
münasebet düşmek — uygun bir durum ortaya çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
münasebet kurmak — iki şey arasında ilişki bulmak, yakınlık görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ne münasebet! — öyle şey mi olur, ilgisi yok Ümit, ideal, şahsiyet dediğiniz zaman da hep aynı şeyleri mi anlıyorsunuz? Ne münasebet! P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
KAT'-I MÜNÂSEBET — Münasebeti ve ahbaplığı kesme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜNASEBAT — (Münasebet. C.) Münasebetler, ilgiler. İki kişi veya hey et arasındaki bağlar, ilişkiler. Alâkalar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NİSBET — Münasebet, yakınlık, bağlılık, ölçü. * Rağmen. İnat olarak. İnat olsun diye … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İZAFİYYE — Münasebet. Bağlı oluş. Alâkalılık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
GÜRİZGÂH — (Girizgâh) f. Kaçacak yer. * Edb: Bir bahisten diğer bahse, mukaddimeden maksada intikal için bir münasebet te sis eden söz. Nedim in:Bu şehr i stanbul ki, bîmisl ü behadırBir sengine yekpâre Acem mülkü fedadırmatla lı kasidesindeki:İstanbul un… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük