- yolunu bulmak
- 1) gereken çareyi bulmak
Bir yolunu bulduğu hâlde onları mektepten atmaya çoktan karar vermişti.
- R. N. Güntekin2) argo yasal olmayan yollardan kazanç sağlamak
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bir yolunu bulduğu hâlde onları mektepten atmaya çoktan karar vermişti.
- R. N. GüntekinÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
bir yolunu bulmak — 1. bir işi sonuçlandırmak için çare bulmak 2. çare bulmak, çözüm üretmek Hemen bir yolunu bulurlar yükü üstlerinden aşırmanın. A. Ağaoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kolayını bulmak — kolay bir biçimde yapma yolunu bulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir kolayını bulmak — kolaylıkla yapabilmeyi sağlamak veya yapma yolunu bulmak Bu Şadi ne yapar yapar, İstanbul daki bütün yabancı konsoloslukların kokteyline, yemeğine kendini davet ettirmenin bir kolayını bulur. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutalamak — yolunu bulmak, becermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yol — is. 1) Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik 2) Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı. Ç. Altan 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir yol — zf. Bir kez Otuz Beş Yaş şiirinin kolay söylenir bir şiir olduğunu sananlar, kâğıdı kalemi alıp bir yol da kendileri denesinler. O. V. Kanık Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bir yol tutturmak bir yolunu bulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
er olan ekmeğini taştan çıkarır — azimli kimse geçim yolunu bulmak için en güç işlerle bile uğraşmaktan yılmaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük