- yüzüne karşı
- (birinin) bir kimsenin kendi önünde ve ondan çekinmeden
Yüzüne karşı da söylerim.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Yüzüne karşı da söylerim.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
dost dostun ayıbını yüzüne söyler — gerçek dost uyarmak, kusurun düzeltilmesini sağlamak amacıyla ayıbı yüze karşı söyler anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
gururunu okşamak — yüzüne karşı değerlerini belirterek bir kimseyi duygulandırmak Genç, güzel bir kızın kendisinden hoşlandığını görmek, gururunu okşuyor. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
VİCAHEN — Yüzüne karşı. Yüz yüze gelerek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
yüz — 1. is. 1) Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor. S. F. Abasıyanık 2) Yüzey, satıh Suyun yüzünde. 3) Kesici araçlarda ağız Bıçağın keskin yüzü. 4) Bir kumaşın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜDAHENE — Dalkavukluk. Menfaat beklediği bir kimseyi yüzüne karşı medhetmek. Koltuklamak. Bir kimsenin yüzüne karşı iyi görünmek. Münâfıklık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
AŞK-I MECAZÎ — Fâni şeylere olan aşk. Nefis ve şehvet arzusuna dayanan aşk. * Tas: Kâmil bir zâtın Cenab ı Hakk a dâir şiddetli muhabbetinden evvel fani, dünyevî şeylere dair olan aşkı.(Mahbublara olan aşk ı mecazî aşk ı hakikiye inkılâb ettiği gibi, acaba… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
vicahi — vicahî : yüze karşı; tarafın yüzüne karşı … Hukuk Sözlüğü
pohpohlamak — i, hlk. Birini, yüzüne karşı gereğinden çok övmek, koltuklamak, pehpehlemek Yaparsın, edersin diye adamı pohpohladılar, borca soktular. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzlemece — zf. 1) Birinin yüzüne karşı Arkadan söylemek doğru değil, yüzlemece söylemeli. 2) Yüz yüze Yüzlemece muhakeme. Yüzlemece hüküm … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzlemek — i Kusurunu veya suçunu yüzüne karşı söyleyip birini utandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük