- yüz
- 1. is.
1) Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat
Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor.
- S. F. Abasıyanık2) Yüzey, satıhSuyun yüzünde.
3) Kesici araçlarda ağızBıçağın keskin yüzü.
4) Bir kumaşın dikiş sırasında dışa getirilen gösterişli bölümü5) Yorgana ve yastığa geçirilen kılıf6) Bir şeyin görünen bölümünde kullanılan kumaşYorgan yüzü. Kanepenin yüzü.
7) Birinin görülegelen veya umulan hoşgörürlüğüne güvenilerek gösterilen cüretNe yüzle? Yüzü olmamak.
8) Nedeniyle, sebebiyleBu yüzden Fuat Köprülü ile çatışmaya başlamışlardı gazetelerde.
- Y. Z. Ortaç9) Yan, taraf10) Bir yapının dışa bakan düşey yüzeylerinin her biriÖn yüz. Yan yüz. Arka yüz.
11) mec. UtanmaAdamda yüz yok ki!
Birleşik Sözler- yüz akı- yüzbeyüz- yüzgöz- yüz kiri- yüzsuyu- yüzüstü- yüz yüze- yüzü ak- yüzü pek- arayüz- arka yüz- dış yüz- eğri yüz- ekşi yüz- içyüz- iç yüz- kara yüz- ters yüz- gökyüzü- yeryüzüAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller- <- <- <- yüzü yok- <- <- <- <2. is. 1) Doksan dokuzdan sonra gelen sayının adı2) Bu sayıyı gösteren 100, C rakamlarının adı3) sf. On kere on, doksan dokuzdan bir artık4) Kere, kat vb. kelimeler ile birlikte kullanılarak yapılan işin çokluğunu abartılı bir biçimde anlatan sözHikmet Bey'in kurum ve edası, her zamankinden belki yüz kat üstündü.
- S. M. AlusBirleşik Sözler- yüzbaşı- yüz kere- yüz para- yüzyıl
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.