- işi uzatmak
- bir işi sonuçlandırmamak
İşi uzatmak, Cemal'i üzmek istiyordu.
- S. F. Abasıyanık
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
İşi uzatmak, Cemal'i üzmek istiyordu.
- S. F. AbasıyanıkÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
iş — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzatma — is. 1) Uzatmak işi, temdit 2) Sıhhi tesisatçılıkta kısa boruları uzatmak için kullanılan, kısa boru parçası 3) den. Bir ucu kıyıya bağlı durumda denize uzatılıp bırakılarak kullanılan balık ağı 4) dbl. Ünlülerin uzun söylenişi 5) sp. Oyun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bırakmak — i 1) Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak 2) nsz Koymak Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı. T. Buğra 3) Bir işi başka bir zamana ertelemek Gezmeyi haftaya bıraktık. 4) Unutmak Acaba eldivenlerimi nerede bıraktım? 5) Bulunduğu yeri veya durumu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürüncemede bırakmak (veya tutmak) — (bir işi) bir işi sonuçlanıncaya kadar boş yere geciktirmek, uzatmak Bana niye bu davayı böyle sürüncemede tuttuğunu izah etsin. A. Kulin … Çağatay Osmanlı Sözlük
atmak — i, e, ar 1) Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak Taşı suya atmak. 2) Bir şeyi yere doğru bırakmak 3) Bir kimsenin ilişiğini kesmek Adamcağızı berbat bir yere attılar. 4) e, nsz Koymak Mutlaka yemeklerimize biber atmayı âdet edinmişiz. B. Felek 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
esnetme — is. 1) Esnetmek işi 2) sp. Türlü sebeplerle kısalan kasları açmak ve uzatmak için bağlı bulundukları eklemlerde yapılan esnek, yaylı ve zorlu germe hareketi … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz — is. 1) Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil 2) Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük 3) Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi Yer yer… … Çağatay Osmanlı Sözlük