- gözleri parlamak
- gözlerinde sevinç ve istek belirmek
İki kere gidip geldikten sonra gözleri parladı, evi bulmuştu.
- H. E. Adıvar
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
İki kere gidip geldikten sonra gözleri parladı, evi bulmuştu.
- H. E. AdıvarÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
alev gibi parlamak — canlı, ışıl ışıl olmak Gözleri siyah bir alev gibi parlıyordu. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kor gibi yanmak — 1) çok parlamak Gözleri kor gibi yanan ve bir ölüden daha sarı olan diğer bir yaralı yatıyordu. Y. K. Karaosmanoğlu 2) büyük üzüntü çekmek … Çağatay Osmanlı Sözlük