- berraklaşmak
- nsz
Berrak duruma gelmek, durulaşmak
Yakışıklı kocasının hayali zihninde donuklaşacağı yerde, gittikçe berraklaşıyordu.
- S. Ayverdi
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Yakışıklı kocasının hayali zihninde donuklaşacağı yerde, gittikçe berraklaşıyordu.
- S. AyverdiÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
gözleri berraklaşmak — bakışları daha canlı ve parlak olmak Çocukluğuna ait bazı hatıralarını söylerken, gözleri berraklaşıyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
berraklaşma — is. Berraklaşmak işi veya durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük