- alışmak
- muavaze ve bedel etmek. münis olmak, dostluk etmek, mubadele, munahebe etmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
alışmak — e 1) Bir işi tekrarlayarak kolaylıkla yapabilmek Muhtaç değiliz ama ben çalışmaya alıştım. E. İ. Benice 2) Yadırgamaz duruma gelmek Havaya alışmak. Bulunduğu çevreye alışmak. 3) Uyar duruma gelmek, uygun gelmek, intibak etmek Bu mesleğe alışmış… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alışmak — alacak almakta yardım etmek I, 188 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
dili alışmak — çok kullandığı bir söze alışmak Bizim moruk ertesi güne devrisi der de ondan dilim alışmış. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayağı alışmak (veya alışmamak) — (bir yere) bir yere sürekli gitmek (veya gitmemek) Ayağı buraya alışmasın, sonra yabancı misafirler varken de gelir, beni rezil eder. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
eli alışmak — 1) bir işte uzluk, ustalık kazanmak 2) herhangi bir davranışı âdet edinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü alışmak — 1) önceden iyi göremediği bir şeyi sonradan görür olmak 2) mec. bir şey ilk etkisini yitirmek, yadırganmaz olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dadanmak — alışmak … Beypazari ağzindan sözcükler
müptela olmak — alışmak, düşkün olmak, tutulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
meşk etmek — alışmak veya öğrenmek için çalışmak Her sabah saatlerce keman meşk ederek yanık birtakım havalar çalarmış. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
awınmak — alışmak, avunmak I, 132, 202, 263 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini