- çelmek
- karma karış, yazı ve saire meşk
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
çelmek — i, er 1) Ayak uzatarak birisini düşürmek 2) Yolundan çevirmek, engel olmak, engellemek En tutulmaz penaltıları çeler ama bazen de bakarsın, bacak arasında en olmayacak golleri yerdi. H. Taner 3) Örtü vb.ni örtünüp iki ucunu bağlamak 4) Bir şeyin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü çelmek — 1) kandırmak, yola getirmek, aşkını kazanmak Nice beyler, paşalar onun peşinde yıllarca dolaşmışlar, onun gönlünü çelmek için her türlü çareye başvurmuşlardı. Y. K. Karaosmanoğlu 2) kendi yanına çekmek, sempatisini kazanmak İlk tanıştığımız… … Çağatay Osmanlı Sözlük
aklını çelmek — 1) (birinin) niyetinden, kararından caydırmak Böyle olursa zamanla kızının aklını çelmek kolaylaşırdı. N. Cumalı 2) (birinin) ayartmak, baştan çıkarmak Hasan gelip Reha Bey in, beni filan gazinoda beklediğini söyleyerek aklımı çeliyordu. O. C.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fikrini çelmek — kandırmak, düşüncesini değiştirtmek, ikna etmek Belki bir yolunu buluruz da kızın fikrini çeleriz, diyormuş. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
zihnini çelmek — 1) bir kimseyi yanıltmak, yanlış yola sürüklemek 2) baştan çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıl — is., klı, Ar. ˁaḳl 1) Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us 2) ruh b. Bellek Hâlâ aklımda o tufan yağmuru. C. S. Tarancı 3) Öğüt, salık verilen yol Bu aklı size kim verdi. 4) Düşünce, kanı Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve! A. K … Çağatay Osmanlı Sözlük
çatışmak — nsz, le 1) Birbirine çatmak veya çatılmak Ulu denizin üstünü çatışan, şimşeklenen kara bulutlar sardı. Y. Kemal 2) Söz, iddia veya davranış birbirini tutmamak, birbirini çelmek, mütenakız olmak 3) Karşılıklı vuruşmak 4) Kavga etmek 5) Deve ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çelme — is. 1) Çelmek işi 2) Birini yere düşürmek için ayağının önüne ayak uzatma Bir itişme, bir bakışma, bir yanındakine çelme vurup öne geçme yarışıdır gidiyordu. Y. K. Karaosmanoğlu 3) Arkadan hafifçe bağlanan baş örtüsü Atasözü, Deyim ve Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fikir — is., kri, Ar. fikr 1) Düşünce İşimizi, gücümüzü bırakmış olmak düşüncesini bir vazife yapmakta olduğumuz fikri susturuyordu. M. Ş. Esendal 2) Düşün 3) esk. Kuruntu Birleşik Sözler fikir adamı fikir babası fikir hürriyeti fikir işçisi … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönül — is., nlü 1) Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi. O. S. Orhon 2) mec. İstek, arzu Okumaya gönlün var mı? Birleşik Sözler gönül avcısı gönül … Çağatay Osmanlı Sözlük