- beyazımsı
- sf.
Rengi beyazı andıran, beyaza benzeyen, beyazımtırak
Kuzeydoğudan esen poyraz, ay ışığında beyazımsı görünen asfalttan geçerek vadiye indi.
- N. Meriç
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Kuzeydoğudan esen poyraz, ay ışığında beyazımsı görünen asfalttan geçerek vadiye indi.
- N. MeriçÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
beyazımtırak — sf., ğı Beyazımsı Diyarbakır a yaklaştıkları zaman güneş yükselmiş, ovayı her günkü beyazımtırak duman sarmıştı. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
çiçeksimek — nsz 1) Çiçek gibi olmak, çiçeklenmek 2) kim. Kristal durumunda bulunan bir bileşik, kristal suyunu yitirip beyazımsı bir toz durumunu almak 3) tıp Deride leke, sivilce, çiçek gibi döküntüler belirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dikenli meyan — is., bit. b. 1 2 m yükseklikte, beyazımsı mor çiçekli, tüysü yapraklı çok yıllık bir bitki, acı meyan (Glycyrrhiza echinata) … Çağatay Osmanlı Sözlük
fındık faresi — is., hay. b. 1) Kemiricilerden, karnı beyazımsı, sırtı boz renkli, fındıklıklarda çok zarara yol açan bir memeli türü, fındık sıçanı (Muscardinus avellanarius) 2) Evlerde rastlanan küçük fare türü Bir fındık faresi bile onu masa üzerine… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kediayağı — is., bit. b. Birleşikgillerden, süs bitkisi olarak da yetiştirilen, beyazımsı, yumuşak, sık tüylü bir bitki (Antennaria dioica) … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik zarı — is., anat. Kemikleri kapsayan beyazımsı ve sedef renginde zar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kiriş — is. 1) Bazı telli müzik araçlarında kullanılan, hayvan bağırsaklarından yapılan tel 2) Ok atılan yayın iki ucu arasındaki esnek bağ 3) anat. Kasların uçlarında bulunan, kasları kemiklere ve başka organlara bağlayan beyazımsı kordon 4) mat. Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuytuluk — is., ğu 1) Kuytu olma durumu Mehtapta, çardak altlarının gemi tentesi gibi beyazımsı bir kuytuluğu var. R. H. Karay 2) Kuytu, sessiz yer … Çağatay Osmanlı Sözlük
leşçil akbaba — is., hay. b. Tüyleri beyazımsı, kanat uçları siyah, çıplak başlı küçük akbaba … Çağatay Osmanlı Sözlük
sinir — is., anat. 1) Duyu ve hareket uyarılarını beyinden organlara, organlardan beyne ileten beyazımsı teller ve bu tellerin oluşturduğu demet Koket ruhu artık yüzünün sinirlerini idare etmiyordu. R. N. Güntekin 2) Rahatsız edici, hastalık derecesine… … Çağatay Osmanlı Sözlük