- kamaşmak
- göz nurun tesirinden ihtikaf olmak, ekşi şeylerin tesirinden dişler harş etmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kamaşmak — ekşi yemeden diş kamaşmak II, 110, 111 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kamaşmak — nsz 1) Güçlü bir ışık sebebiyle göz bakamaz olmak Işıktan gözlerimiz kamaşıyor. R. H. Karay 2) Ekşi bir şey sebebiyle diş uyuşup tedirginlik vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözleri kamaşmak — hayran olmak, büyülenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
alarmak — kamaşmak (göz); kızarmak, al olmak, ala olmak, alacala şmak, I, 179 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kamamak — kamaşmak I, 340; II, 311; III, 272 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
karıkmak — nsz, hlk. 1) Göz fazla ışıktan kamaşmak 2) Göz kar yağmış bir alana bakmaktan kamaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kamaşma — is. Kamaşmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
karıkmak — kardan göz kamaşmak. II, 115, 116 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
karışmak — karışmak; kamaşmak; karşılanmak; karşı koymak I, 367; I I, 95, 97, 98; II I, 11 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini