- bezdirici
- is.
Usanç veren kimse veya şey
İşsiz kalıp, ölü saatlerle zaman eğlemenin ne kadar bezdirici, maneviyat kırıcı olduğunu bilirsiniz.
- R. H. Karay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
İşsiz kalıp, ölü saatlerle zaman eğlemenin ne kadar bezdirici, maneviyat kırıcı olduğunu bilirsiniz.
- R. H. KarayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
bezdiricilik — is., ği Bezdirici olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
dırdırcı — sf. Bezdirici söz etme alışkanlığı olan, geveze, yerli yersiz konuşan (kimse) Bir kere dırdırcı bir tabiatı vardı. Bir şeyden memnun olmaz, vara yoğa söylenirdi. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
dırıltı — is. 1) Bezdirici bir biçimde söylenme, dırdır Başın dinç gönlün rahat. Karı dırıltısı, çocuk gürültüsü yok. N. Cumalı 2) Çekişme, atışma Her gün ana oğul arasında dırıltı eksik değildi. H. R. Gürpınar Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller dırıltı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
vızıldamak — nsz 1) Vız diye ses çıkarmak 2) mec. Hafif sesle ve bezdirici biçimde yakınmak, sızlanmak Beni gönderecektin değil mi büyük hanım? diye vızıldadığı zaman ümidini kıracak bir şey söylemiyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
vızıltı — is. 1) Vızıldama sesi Uçan bir sivrisineğin vızıltısı duyuldu. Halikarnas Balıkçısı 2) mec. Hafif sesle ve bezdirici biçimde yakınma, sızlanma Gerçi sabahları gene evde iş görüyor, annesinin vızıltısını dinlemeye mecbur oluyordu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük