- bıktırıcı
- is.
Bıkkınlık veren kimse veya şey
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
angarya — is., Rum. 1) Bir kimseye veya bir topluluğa zorla, ücret vermeden yaptırılan iş, yüklenti Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır. Anayasa 2) Kölelik düzeninde köylünün derebeyine yaptığı zorunlu ücretsiz hizmeti 3) Savaş durumundaki bir … Çağatay Osmanlı Sözlük
bıktırıcılık — is., ğı Bıktırıcı olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
elinin körü — is. 1) Bıktırıcı, usandırıcı durum karşısında azarlama yollu verilen karşılık sözü 2) Kötü, anlaşılmaz Acentenin açık arka pencerelerinden her gün işittiği elinin körü bir lisanın yaygarası sokağın ortasına düşüyor. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabir suali — is., din b. 1) İslam inancına göre öldükten sonra mezarda sorulan soru 2) mec. Uzun ve bıktırıcı soru … Çağatay Osmanlı Sözlük
kayıkçı kavgası — is. Sonucu olmayan, bıktırıcı münakaşa … Çağatay Osmanlı Sözlük
köpürgen — sf. Gerekli gereksiz, hızlı, aralıksız ve bıktırıcı biçimde konuşan Bu uzun saçlı, köpürgen, hemen hemen bizimle yaşıt, boşanmış zemberek gibi söylenen yeni hocaları dinler dururduk. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
köpürmek — nsz 1) Köpük yapmak, köpük oluşmak, köpük çıkararak kabarmak Dalgalar küpeştede köpürdü. A. Gündüz 2) Ekşiyip köpüklenmek Reçel köpürdü. 3) mec. Çok kızmak, birdenbire öfkelenmek, feveran etmek Yavaş yavaş her vakit sebepsiz bir hiddetten köpüren … Çağatay Osmanlı Sözlük
tıraş — is., Far. terāş 1) Saç veya sakalı kesme işi, yülüme Tıraştan sonra da bıyık, sakal yerleri belli olurdu. M. Ş. Esendal 2) Erkek saçını belli bir biçim vererek kesme Asker tıraşı. 3) Kesilme ve kazınma zamanı gelmiş saç ve sakal Üç günlük… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tıraşçı — sf., argo 1) Yalan, asılsız, bıktırıcı sözlerle karşısındakini rahatsız eden (kimse), palavracı 2) is. Karşısındakini bıktırıncaya kadar lafa tutma huyu olan kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
usandırıcı — sf. Usanç verici, bıktırıcı … Çağatay Osmanlı Sözlük