- yandaş
- aşina, ahbab, dost
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yandaş — is. Birinden yana olan veya bir düşünceye, bir isteğe katılan, onu destekleyen kimse, yanlı, taraflı, taraftar En hararetli İngiliz yandaşları, üzgün ve umutsuz. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
yandaştamak — yandaş, tekarrüb etdirmek, yakın etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkarma harekâtı — is., ask. 1) Düşman işgalinde olan bir kıyıya, güvenli bir köprübaşı kurmak amacıyla düzenlenen ve çeşitli birliklerin görev aldığı askerî harekât 2) mec. Bir konuda kamuoyu oluşturmak veya yandaş toplamak için yoğun faaliyet gösterme … Çağatay Osmanlı Sözlük
lehtar — is., esk., Ar. leh + Far. dār 1) Yandaş, taraftar 2) ekon. Senet metninde, senet bedelinin kendisine ödenmesi yazılı olan kişi … Çağatay Osmanlı Sözlük
Şia — is., öz., din b., Ar. şīˁa 1) İslamiyette Hz. Ali ye yandaş olan kimseler 2) Şiilik … Çağatay Osmanlı Sözlük
şürekâ — is., ç., esk., Ar. şurekā 1) Ortaklar, şerikler 2) mec. Yandaş, taraftar, destekçi … Çağatay Osmanlı Sözlük
taraflı — sf. 1) Yanı ve yönü olan 2) Herhangi bir yöreden olan 3) is. Yandaş Birleşik Sözler çok taraflı tek taraflı … Çağatay Osmanlı Sözlük
taraftar — is., Ar. ṭaraf + Far. dār 1) Yandaş Siz işin olmaması taraftarısınız. A. Gündüz 2) sp. Sporcunun veya sporcuların temsil ettikleri renklere, kulübe veya bayrağa bağlı kimse Taraftara aklını peynir ekmekle yediren çılgın ve ilkel spor basını bu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yandaşlık — is., ğı Yandaş olma durumu, taraftarlık … Çağatay Osmanlı Sözlük
yanlı — is. Yandaş Birleşik Sözler tek yanlı … Çağatay Osmanlı Sözlük