- bir hoş
- sf.
Tuhaf bir biçimde, garip
Sen çoktan beri bana karşı bir hoştun.
- Y. K. KaraosmanoğluAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Sen çoktan beri bana karşı bir hoştun.
- Y. K. KaraosmanoğluÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
bir hoş olmak — 1) şaşırmak 2) hüzünlenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir hoş eylemek — hüzünlendirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hoş — sf., Far. ḫoş 1) Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren Hoş bir ses. 2) zf. Bununla birlikte Hoş, benim de evlenmeye pek niyetim yok ya. H. E. Adıvar 3) zf. Beğenilen, duyguları okşayan bir biçimde Birleşik Sözler hoşbeş hoşgörü hoş koku … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
hoş görmek (veya karşılamak) — gücenilecek veya karşılık gelinecek bir davranışı hoşgörü ile karşılamak, anlayışla karşılamak, kusur saymamak Arkadaşlarının birçok yolsuzluklarını, uygunsuzluklarını hoş görmeye mecburdur. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
hoş — təql. Eşşəyi hərəkətə gətirmək, yerişini sürətləndirmək və ya dayandırmaq üçün çıxarılan səs. Hətta küçədə də bir tərəkəmə eşşəyinə hoş deyəndə mən dayanıb dururam, . . elə bilirəm ki, mənə deyir. E. Sultanov … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
başı hoş olmamak — (bir şeyle) bir şeyden hoşlanmamak Benim içki ile başım hoş olmadı, şampanyadan sonra habire yedim durdum. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
iyi hoş (ama) — bir görüşe karşıt bir düşünceyi söylerken kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
arası hoş (veya iyi) olmamak — (bir şeyle) o şeyden hoşlanmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hava hoş — (birine göre) bir şeyin olmasıyla olmaması arasında fark yok anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük