bir hayli

bir hayli
zf.
1) Epey, çok, hayli
2) Oldukça

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • hayli — sf., Far. ḫaylī 1) Epey, oldukça çok Akşamları Zeyno, çeşme başında hayli zor bir duruma düşüyordu. H. E. Adıvar 2) zf. Oldukça Hayli yoruldum. Birleşik Sözler bir hayli …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir nice — sf., esk. Bir hayli, birçok …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • HAYLİ — f. Oldukça. Epeyce. Çok. Bir takım. Kesir. Bol …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • dökülmek — nsz 1) Dökme işi yapılmak veya dökme işine konu olmak Tepesinden saçları bir hayli dökülmüştü. S. F. Abasıyanık 2) Kumaş dökümlü olmak 3) Bir işi, bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik olmak 4) e Düşmek Bizim motor ikiye bölünüp suya… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yontmak — i, ar 1) Bir şeye istenilen biçimi vermek için dış bölümünü keskin bir araçla biçmek, kesmek Boş zamanlarında tahta kaşık, kepçe yontar, geçimini bunları satarak sağlardı. N. Araz 2) mec. Bir kimsenin azar azar parasını çekmek, birinden para… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hoşça — sf. 1) Hoş bir biçimde olan 2) zf. Hoş olarak, iyice, güzelce Bir hayli seneler hoşça yaşadıktan sonra, böyle bir yerde, güzel bir hava intihap ederek ölmüş... M. Ş. Esendal Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kendinden geçmek — 1) bilinci işlemez olmak, kendini kaybetmek, bayılmak Gözlerini tezgâhın arkasındaki bir kapıya dikmiş ve kendinden geçmiş gibiydi. S. F. Abasıyanık 2) bir şey karşısında coşkuya kapılmak, duygulanmak Oturduğu şiltenin üstünde ayağa kalkıyor;… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kılıç — is., cı 1) Uzun, düz veya eğri, ucu sivri, bir veya her iki yüzü keskin, kın içinde bele takılan, çelikten silah Zırhları biraz paslanmış ve yaldızları bir hayli solmuş eğri kılıçlar asılıydı. A. Ş. Hisar 2) sp. Bu silah kullanılarak oynanan bir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kurcalamak — i 1) Ellemek, karıştırarak bakmak Radyoyu kurcalayıp iyice bozdu. 2) Sivri bir şey sokup karıştırarak zorlamak Kilidi kurcalamışlar. 3) Karıştırıp azdırmak, tahriş etmek Çıbanı kurcalamamalı. 4) mec. Meşgul ve rahatsız etmek Bu sorunun cevabı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”