- bir tabur
- sf.
Çok, bir yığın
Kıra çıkarılmış bir tabur okullu kız gibi seken, cıvıldayan, şen, şirin yavrularını gezdirir.
- R. H. Karay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Kıra çıkarılmış bir tabur okullu kız gibi seken, cıvıldayan, şen, şirin yavrularını gezdirir.
- R. H. KarayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
tabur — is., ask. 1) Dört bölükten kurulan, bir binbaşının komutasındaki asker birliği Gönderilecek askerin sekiz tabur olmasında büyük isabet vardır. S. Birsel 2) Küme, yığın, grup Birleşik Sözler bir tabur amele taburu … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
ACB — Kuyruk sokumu. Us us denilen küçük kemik. Her şeyin kuyruk dibi ve nihâyeti. Fâtiha i hilkat olan küçük kemik.Acb üz zeneb diye Hadis i Şerifte ismi geçen ve insanın kuyruk sokumundaki en küçük kemik.(Kur ân ı Kerim de Sure: 30. âyet: 27 Yani:… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bölük — is., ğü 1) Bir bütünden ayrılmış olan parça, kısım Bir kandil günü öteki bölükteki büyük hanımın elini öpmeye gitmiştim. B. Felek 2) Saç örgüsü 3) Hizip 4) ask. Takımlardan oluşan, üçü veya dördü bir tabur oluşturan ve öbür birliklerin temeli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
BİNBAŞI — Ask: Bin kişiye yakın olan bir tabur askere kumanda eden subay; yarbayın bir alt, yüzbaşının bir üst derecesidir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
birlik — is., ği 1) Tek, bir olma durumu, vahdaniyet Tanrı nın birliğine inanır. 2) Bir arada olma durumu, vahdet Türk milletinin birliği. 3) Bağlılık, benzerlik, bağlantı, vahdet Dil birliği. Ülkü birliği. 4) Belli bir topluluğun yararlarını korumak için … Çağatay Osmanlı Sözlük
orta — is. 1) Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre Yılın ortası.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alay — 1. is., Rum. Ses tonu, söz, davranış vb. yollarla biriyle, bir şeyle eğlenme, küçümseme Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller alay etmek alay geçmek alay gibi gelmek alaya almak alaya bozmak alayında olmak 2. is. 1) Herhangi bir törende veya… … Çağatay Osmanlı Sözlük