NEHR — Boğazlamak, kesmek. * Namazda sağ elini sol eli üzerine koymak. * Sadr, göğüs … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
boğazlama — is. Boğazlamak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğazlaşmak — nsz, le 1) Birbirini boğazlamak İçimde bir boşlukla karmakarışık bir doluluk boğazlaşıyor. A. Gündüz 2) Kıyasıya dövüşmek Otuz bu kadar devlet, hiç durmadan dinlenmeden boğazlaşabilirler miydi? Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğazlayıvermek — i Çabucak veya ansızın boğazlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kesmek — i, er 1) Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak İpi kesmek. 2) Dibinden ayırmak Ağaçları kesmek. Dalları kesmek. 3) Düzgün parçalara ayırmak Eti kesmek. Patatesi kesmek. 4) Kesici bir araçla yaralamak Nasıl sol… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zebh — (A.) [ ﺢﺑذ ] boğazlama. ♦ zebh edilmek boğazlanmak, kesilmek. ♦ zebh etmek boğazlamak, kesmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
örülemek — ayakta kesmek, boğazlamak, I, 309, 310 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ABT — Deveyi ve koyunu hastalanmadan sağ iken boğazlamak. * Kazılmamış yeri kazmak. * Yarmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
AKAR — Köşk, yüksek bina. * Bâbil vilayetinde bir yer adı. * Dehşetli olmak. Yaralamak. Boğazlamak. * Korku ve dehşetten kişinin ayakları titreyip dövüşememesi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEZABÜH — Bir karış miktarı yeri yarmak. * Birbirini boğazlamak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük