- yırtıcı hayvan
- is., hay. b.
Vahşi hayvan
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yırtıcı — sf. 1) Beslenmek için başka hayvanları parçalayarak yiyen (hayvan) 2) mec. Kan dökmekten, insan öldürmekten zevk alan (kimse) Uzun bir müddet insanın yırtıcı hayvanat cinsinden bir mahluk olduğunu ispat için binbir dereden su getirdi. Y. K.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayvan — is., Ar. ḥayvān 1) Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık İnce ruhlu insanlar gibi Atatürk de hayvanları severdi. F. R. Atay 2) sf., mec. Akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse) 3) hkr. Kızılan bir kimseye… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yabani hayvan — is. Ehlîleşmemiş, vahşi ve yırtıcı hayvanların genel adı … Çağatay Osmanlı Sözlük
HILAB — Yırtıcı hayvan veya yırtıcı kuş pençesi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
câriha — (A.) [ ﻪﺣرﺎﺝ ] 1. yırtıcı kuş. 2. yırtıcı hayvan … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
vahşi — sf., Ar. vaḥşī 1) Yabani Adada vahşi bir kabile varmış, dikkatli davranalım. S. F. Abasıyanık 2) Yırtıcı (hayvan) 3) mec. Kaba, saygısız, uyum sağlayamayan (kimse) Birleşik Sözler vahşi hayvan vahşi orman … Çağatay Osmanlı Sözlük
böbür — is., hay. b., Far. bebr 1) Memelilerden, sıcak ülkelerde yaşayan, derisi benekli, yırtıcı hayvan (Hyrax syriensis) 2) mec. Böbürlenme, kibir Evet ağzı ile değilse de sakalı ile böyle der, kendine için için böyle bir üstünlük böbürü yaratırdı. H.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
canavar — is., Far. cānāver 1) Masallarda sözü geçen yabani, yırtıcı hayvan Sen bir ahu gibi dağdan dağa kaçsan da yine / Seni aşkım canavarlar gibi takip edecek. F. N. Çamlıbel 2) Köpek balığı Balıklara canavar hücum etmesin diye göz kulak olurmuş. S. F.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cırnak — is., ğı, hlk. Yırtıcı hayvan tırnağı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaplan — is., hay. b. Kedigillerden, enine siyah çizgili, koyu sarı postu olan, Asya da yaşayan çevik ve yırtıcı hayvan (Felis tigris) Birleşik Sözler kaplan atlaması kaplanboğan kaplan böcek kaplan derisi … Çağatay Osmanlı Sözlük