gönül bulandırmak — 1) mide bulandırmak 2) mec. kuşkulandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mide bulandırmak — 1) kusacak bir duruma getirmek Dibinde, kıyılmış kertenkele ve yılan parçaları varmış gibi midesini bulandırmıştı. P. Safa 2) mec. kuşkulandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
zihnini bulandırmak — (bir şey birinin) kuşkuya düşürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafayı bulandırmak — önceki düşünceleri altüst etmek, değiştirmek Öğretmenler bu gibi kitapların kafayı bulandırdığını bile söyler. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulgamak — bulandırmak, karıştırmak, bulanıp kusayaznnak; öfkelendirmek III, 289, 320 can sıkmak (yalnız kullanılmaz). II I, 291 § bulgamak telgemek can sıkmak III, 291 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
baymak — nsz, ar, hlk. 1) Yiyecek baygınlık vermek, mideyi bulandırmak, midede ezinti yapmak 2) Aldatmak, kandırmak, etki altında bırakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulandırıvermek — i Çabucak bulandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulandırma — is. Bulandırmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
gölgelendirmek — i 1) Gölge etmek, gölgeli yapmak Saçları alnına dökülmüş, kirpikleri yanaklarını gölgelendirmişti. A. İlhan 2) mec. Bulandırmak, bozmak 3) hlk. Dinlendirmek Bir gün Kezban koyunlarını gölgelendirdiği ormanın alanından geçen bir adama rast geldi.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönül — is., nlü 1) Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi. O. S. Orhon 2) mec. İstek, arzu Okumaya gönlün var mı? Birleşik Sözler gönül avcısı gönül … Çağatay Osmanlı Sözlük