canlı canlı

canlı canlı
zf.
1) Diri diri, henüz ölmemiş bir biçimde

Ev bark sahipleri, sandalcıların olta ile tutup oracıkta eski bir leğen içinde canlı canlı sattıkları balıklara bakmadan geçemezlerdi.

- Z. O. Saba
2) Heyecanla

Komutan canlı canlı cevap veriyordu.

- F. R. Atay

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • canlı — sif. 1. Diri, sağ, yaşayan (ölü ziddi). Canlı orqanizm. Canlı hüceyrə. – Ucalan heykəl canlı bir insan kimi görünürdü. S. R.. // is. mənasında. Diri adam (heyvan), sağ adam (heyvan). Bu kəndə getsən, ancaq arvad, uşaq və qoca kişilərdən başqa bir …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

  • canlı — sf. 1) Canı olan, diri, yaşayan Bütün canlıların kendilerini yarı baygın, uykulu, hareketsiz bir tembelliğe bıraktıkları saatler başlamıştı. N. Cumalı 2) Güçlü, etkili, hareketli, hayat dolu Recep çok canlı bir adamdı. S. F. Abasıyanık 3) Dikkat… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • canlı cenaze — is. Çok zayıf, bir deri bir kemik kalmış kimse Ayşe Hanım, canlı cenazeden farksız, handiyse son nefesini verecek. S. M. Alus …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • canlı özdekçilik — is., ği, fel. Evrenin temeli olarak düşünülen maddenin canlı olduğunu savunan öğreti, hilozoizm …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çanlı — sf. Çanı olan Birleşik Sözler çanlı şamandıra …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • canlı-cansız — top. Həm canlılar, həm cansızlar, hamısı. Gecələr canlı cansız uyurkən dərin dərin; Fəqət sən mənim kimi uyumazsan doyunca. M. Müş …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

  • canlı model — is. Heykeltıraşlıkta yararlanılan kadın veya erkek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • canlı müzik — is., ği Gazino, lokal vb. yerlerde yemek sırasında bir veya birkaç müzisyenin çalgı ve sesleri ile parçaları seslendirmesi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • canlı resim — is., smi, sin., TV Bir hareketi parçalarına ayırıp bunların elle yapılan resimlerinin alıcıyla tek tek çevrilmesine dayanan ve gösterimde sürekli bir hareketi ortaya koyan film tekniği …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • canlı yayın — is. Daha önceden herhangi bir gereç üzerine kaydedilmemiş olay, gösteri, toplantı ve etkinlikleri gerçekleştiği anda alıcı aracılığıyla radyo ve televizyondan aktarma …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”