çalkantı

çalkantı
is.
1) Deniz ve gölde dalgalanma
2) Çalkanmış şey

Yumurta çalkantısı.

3) Kalbur yardımıyla ayrılan çer çöp
4) mec. Coşku

Lodos rüzgârı es esebildiğine / Dinmesin gönlümdeki çalkantı.

- B. Necatigil
5) mec. Kargaşa ve bunalımın yol açtığı düzensiz, karışık, sıkıntılı durum

Beraat etmen büyük çalkantı yaratır basında.

- Ç. Altan
Birleşik Sözler

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • çalkantı sacı — is., den. Dip tankında bulunan sıvının hareketini yavaşlatan metal perde …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karışık — sf., ğı 1) Ayrı nitelikteki şeylerden oluşmuş Karışık salata. 2) Karışmış olan, düzensiz, dağınık, intizamsız 3) Saf olmayan Karışık süt. 4) Çalkantı, kargaşa, gerginlik içinde olan Bana ne, bu bir yığın ne olduğunu anlamadığım, karışık… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kaynamak — nsz 1) Bir sıvı, sıcaklığı belli bir dereceyi bulduğunda buhar durumuna geçerek fokurdamak Su, 100 °C de kaynar. 2) Yiyecek, içecek pişmek, haşlanmak Doktorun sade kaynamış kahvesini söylemesini bekledi ve garson gider gitmez konuştu. T. Buğra 3) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sac — is. 1) Yassı demir çelik ürünü 2) sf. Bu üründen yapılmış olan Yüksek bir kahve masası, üstünde minimini bir sac soba. R. N. Güntekin 3) Bu nesneden yapılmış dışbükey pişirme aracı Esmer, sacda pişirilmiş bir somun ekmeği, eliyle parçalayıp… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • telâtum — (A.) [ ﻢﻃﻼﺕ ] çalkantı …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”