ahlak dışı

ahlak dışı
sf.
Töre dışı

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • ahlak — is., ç., Ar. aḫlāḳ 1) Bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları, aktöre, sağtöre Ahlak düzelmeden hiçbir şey düzelmez. Ç. Altan 2) İyi nitelikler, güzel huylar Bu şoförler hepinizin ahlakını bozdu. M. Ş.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • töre dışı — sf. Töreyle hiçbir ilgisi bulunmayan, töre ile ilgili yanı olmayan, ahlak dışı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • LAAHLÂKÎ — Ahlâk dışı. Terbiye hârici …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • dış — is. 1) Herhangi bir cisim veya alanın sınırları içinde bulunmayan yer, hariç, iç karşıtı Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz. Şehrin artık dışındayız. Bostanlar, bağlar, sürülmüş tarlalar. A. Haşim 2) Bir konunun kapsamına girmeyen şey 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bataklık — is., ğı 1) Çok derin olmayan sularla örtülü batak bölge Bataklıklarda birçok hayvan yığıldı kaldı. Ö. Seyfettin 2) mec. Uygunsuz ve kötü, ahlak dışı durum Bizler kendisini bu bataklıktan kurtarmak için fazlasını bile yaptık. E. İ. Benice Birleşik …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • cinsel taciz — is. 1) Ahlaksızca, ulu orta veya gizlice söz ve davranışlarla karşı cinse eziyet etme, tedirginlik ve sıkıntı verme 2) Çalışma hayatında ekonomik güç, üst makam veya başka etkili bir göreve sahip olanların, genellikle karşı cinsi ahlak dışı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şorolo — is., hlk. Kadınlaşmış, kadın kılığına girmiş olan ve ahlak dışı ilişkiler için kullanılan erkek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • TAAFFÜF — İffetli olma. İffetli görünme. * Tekellüfle salihlik yapma. Ahlâk dışı şeylerden kaçınma. * İstemekten uzak durma …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • yasa — is. 1) Olayların gidişinde olağan dışına yer vermeyen, değişmezlik ve mecburiyet gösteren kural Doğa yasaları. 2) huk. Devletin yasama organları tarafından konulan ve uyulması gereken kurallar bütünü, kanun Ceza yasası. 3) Bilimde çok sayıda… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bilim — is. 1) Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim Benim sizden istediğim Türkçe yardım, bazı eski yazılı bilim ve tarih gibi ciddi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”