- çekidüzen
- is.
Toplumca kabul gören ölçü
Onun her yazdığı iyi olmayabilir, kendini bırakıp çekidüzen gözetmeden karmakarışık yazdığı da oluyor.
- N. AtaçAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Onun her yazdığı iyi olmayabilir, kendini bırakıp çekidüzen gözetmeden karmakarışık yazdığı da oluyor.
- N. AtaçÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
çekidüzen vermek — 1) (birine veya bir şeye) düzgün duruma getirmek, düzeltmek Bir iki yutkunup sesine çekidüzen verdikten sonra şu ninniyi tutturdu. O. C. Kaygılı 2) (birine veya bir şeye) belirlenen ölçülere uydurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kılığına çekidüzen vermek — giyinişine özen göstermek Hepsinden önce kılığına bir çekidüzen vermeli idi... H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
düzen — is. 1) Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem 2) Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması 3) Yerleştirme, tertip Evin en bozuk düzeninde bile hastalığa mahsus birtakım… … Çağatay Osmanlı Sözlük
güçlendirilme — is. Güçlendirilmek işi Bunun için, jandarmaya çekidüzen verilmesi ve güçlendirilmesi yeter. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
intizam — is., Ar. intiẓām 1) Düzenli, düzgün olma Kahve kalbini kuvvetlendirir, intizama sokar. R. H. Karay 2) Düzen, çekidüzen … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalafatlamak — i, den. 1) Geminin kaplamasını kalafatla onarmak 2) mec. Onarmak, çekidüzen vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalafatlanmak — nsz 1) Kalafatlanma işi yapılmak 2) mec. Onarılmak, çekidüzen verilmek Kalafatlandı bıyıklar, iki batman bir denk. M. A. Ersoy … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanepe — 1. is., Fr. canapé Genellikle çay ve kokteyller için hazırlanan, peynir, sucuk, salam vb. şeylerle süslenen çok küçük ekmek 2. is., Fr. canapé Birkaç kişinin oturabileceği genişlikte koltuk, çekyat Kanepe ile koltuklardan ikisini indirir, aşağıya … Çağatay Osmanlı Sözlük
kılık — is., ğı 1) Bir kimsenin giyinişi, dış görünüşü, giyim, üst baş, kıyafet, kisve Delikanlı kopuklar, kılıklarından, giyinişlerinden belli oluyorlar. M. Ş. Esendal 2) hlk. Bir kimsenin resmi, fotoğraf Birleşik Sözler kılık kıyafet Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
paraketa — is., den., İt. barchetta 1) Geminin saatteki hızını anlamak için kullanılan araç 2) Üzerinde yüzlerce iğneli köstek bulunan uzun balık oltası Paraketalarımızı yemledik, av gereçlerimize çekidüzen verdik, şakalaştık. Halikarnas Balıkçısı … Çağatay Osmanlı Sözlük