- çokbilmiş
- sf.
1) Her şeye aklı eren, zeki, akıllı
Ama bunun lafını bile etmiyor, çokbilmiş görünmek istemez.
- T. Buğra2) Çıkarını bilen, kurnazO ne çokbilmiş bir kadın.
- H. Taner
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Ama bunun lafını bile etmiyor, çokbilmiş görünmek istemez.
- T. BuğraO ne çokbilmiş bir kadın.
- H. TanerÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
akıl kumkuması — is., esk. Çokbilmiş kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilmiş — sf. Her şeyi bilir geçinen, bilgiçlik taslayan Birleşik Sözler çokbilmiş … Çağatay Osmanlı Sözlük
çok — sf. 1) Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı Bana matematik çok kolay geldi. F. R. Atay 2) zf. Aşırı bir biçimde Ben annemi çok severim. Birleşik Sözler çok anlamlı çok ayaklılar çokbilmiş çok çok … Çağatay Osmanlı Sözlük
çokbilmişlik — is., ği Çokbilmiş olma durumu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller çokbilmişlik taslamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
malın gözü — is. 1) Bir şeyin en iyisi, en güzeli Anam da hep malın gözünü bulur ama bize göstermez. S. Ali 2) Açıkgöz, kurnaz, çokbilmiş kimse 3) sf. İffetsiz Kız ne kadar kaknem veya malın gözü olursa olsun... T. Buğra 4) tkz. Aşağılık ve düzenci kimse İlk… … Çağatay Osmanlı Sözlük
onur — is., Fr. honneur 1) İnsanın kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzetinefis 2) Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, şeref, itibar Çokbilmiş görünmek, onuruna toz kondurmak istemez. T. Buğra Birleşik Sözler … Çağatay Osmanlı Sözlük
yer cücesi — is. Kısa boylu, çokbilmiş, kurnaz kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
zamane çocuğu — is. Çokbilmiş, akıllı çocuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyümüş de küçülmüş — konuşması ve davranışları yaşına uymayan, büyüklerinki gibi olan Küçücük gözlü, çokbilmiş suratlı, büyümüş de küçülmüş, kavruk bir oğlandı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
çokbilmişlik taslamak — kendini çokbilmiş gibi göstermek Zekâ gösterisine yeltenmemiş, çokbilmişlik taslamamıştı. K. Tahir … Çağatay Osmanlı Sözlük