çöküntü — is. Mayenin dibinə çökən şeylər; torta. Çaxırın çöküntüsü. Ərimiş yağın çöküntüsü … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
çöküntü gölü — is., coğ. Yer altındaki mağaraların ve oyukların tavanlarının çökmesiyle meydana gelen çanaklarda suların birikmesiyle ortaya çıkan göl … Çağatay Osmanlı Sözlük
çöküntü hendeği — is., coğ. Yer kabuğunun birbirine paralel olarak uzanan kırıkları veya basamaklı kırık dizileri arasındaki çökmüş bölümü, yer çöküntüsü, graben … Çağatay Osmanlı Sözlük
ruhsal çöküntü — is., ruh b. Bunalım … Çağatay Osmanlı Sözlük
rüsub — ə. çöküntü, xılt … Klassik Azərbaycan ədəbiyyatında islənən ərəb və fars sözləri lüğəti
aktöre — is. Ahlak Artık gemisini kurtaran kaptan olacaktır, aktöre yozlaşması ve çöküntü başlar. M. C. Anday … Çağatay Osmanlı Sözlük
bunalım — is. 1) Doğal bir süreçte birdenbire oluşan aykırılık, bunluk, buhran, kriz 2) Tehlikeli sonuç doğurabilecek gerginlik, buhran, kriz Bunalım anlarında insanın yüreğini, en ürkütücü olasılıklar yoklamaz mı? A. İlhan 3) ruh b. Uyaranlara karşı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
depresyon — is., ruh b., Fr. dépression 1) Bunalım 2) ekon. Çöküntü … Çağatay Osmanlı Sözlük
enkaz — is., Ar. enḳāż Yıkıntı, döküntü, çöküntü Enkaz hâlini bulmuş olan o bina az zaman içinde, boyalı, badanalı, yepyeni meydana çıktı. R. H. Karay Birleşik Sözler enkaz eldiveni gemi enkazı … Çağatay Osmanlı Sözlük
göçük — is., ğü 1) Çökmüş, kaymış toprak, çöküntü, yıkıntı 2) mdn. Kaya veya cevherin kendi kendine yer altına doğru çökmesi … Çağatay Osmanlı Sözlük