konfirme etmek — doğrulamak, geçerlemek, onaylamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
teyit etmek — doğrulamak, gerçeklemek Nitekim biraz evvelki sözleriniz de onu teyit ediyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayarlamak — i 1) Bir ölçünün doğruluğunu belli bir örneğe göre düzeltmek, doğrulamak Saati radyoya göre ayarlamak. 2) Bir aygıtı belli bir iş yapabilecek duruma getirmek Dikiş makinesini nakşa göre ayarlamak. 3) mec. İşleri birbiriyle çatışmayacak veya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
deney — is. 1) Bilimsel bir gerçeği göstermek, bir yasayı doğrulamak, bir varsayımı kanıtlamak amacıyla yapılan işlem, tecrübe ... kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz, rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz. Anayasa 2) Deneyim,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğrulama — is. 1) Doğrulamak işi, teyit, tasdik, konfirmasyon 2) fel. Bir varsayımın doğruluğunu denetlemek için deney ve mantıksal tanıtlama yoluyla yapılan işlemlerin bütünü … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanıtlandırmak — i Bir düşünceyi, bir savı yeterli delillerle doğrulamak, belgelemek ve açıklamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
onaylamak — i 1) Yapılan bir işi doğru ve yerinde bularak kabul etmek, tasdik etmek Bu kitabın ahlak bozucu olduğunu elbet siz de onaylarsınız. S. Birsel 2) Denetlemek, doğrulamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çın tutmak — doğru olduğunu söylemek, doğrulamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tasdik etmek — 1) doğrulamak Bütün kadınlar da bu iki şahidi tasdik ettiler. A. Gündüz 2) onaylamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalıbını basmak — bir şeyi güvenle doğrulamak Aklı yerinde ama sabaha çıkamayacağına kalıbımı basarım. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük