boğazını doyurmak — karnını doyurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
karın doyurmak — 1) geçinmek Yoğurtçuda çalışanlar bu türlü karın doyuranları çok görmüşlerdi. N. Cumalı 2) yararı olmak Fakat öpüşmek, sevişmek karın doyurmuyor. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
aç doyurmak — yoksulları beslemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz doyurmak — bir şey görünüşü ile umulduğundan çok etkilemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözünü doyurmak — bol bol vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tuyğarmak — doyurmak, etam etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bökütmek — doyurmak, bıktırmak II, 309 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
todgurmak — doyurmak, bıktırmak I, 261; II, 76, 176, 177, 255, 324; III, 424bkz: to ğurmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
todurmak — doyurmak II, 76; II I, 68bkz: todgurmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
İŞBA' — Doyurmak, açlığı gidermek. Doymak. * Fiz: Bir sıvının içinde, belli bir cisimden eriyebilecek en çok miktarın erimiş bulunması. * Edb: Arap nazmında, kafiye veya vezin zaruretinden dolayı kelimeye bir harf ilâve etme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük