dayayıp döşemek — evi, odayı mobilya vb. ile döşemek Karyolalar, koltuklar, kanepelerle dayayıp döşemek lazım. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
çini döşemek — bir yeri çini ile kaplamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mayın dökmek (veya döşemek) — denize mayın bırakmak, denizi mayınlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tefriş etmek — döşemek İçerisini gene kendi paramla tefriş ettim. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
töşemek — döşemek III, 266 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yadmak — döşemek, yaymak, sermek I, 15, 45; II, 313, 314; III, 434bkz: yatmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
SEDH — Döşemek. * Uçuk hastalığı. * Bir nesneyi açıp yaymak ve arkası üstüne bırakmak. * Deve çökertmek. * Kırba doldurmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çini — is., Far. çīnī 1) Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve genellikle çiçek resimleriyle bezeli, pişmiş, balçık levha, fayans Bizi sarar bir sülüs yazı görsek duvarda / Bize heyecan verir bir parça yeşil çini. F. N. Çamlıbel … Çağatay Osmanlı Sözlük
dayamak — i, e 1) Yaslamak Sol kolunu yürürken hep kalçasına dayardı. Ö. Seyfettin 2) Bir yerden, bir kimseden yararlanmak, güç almak Kürekleri iskeleye dayayarak bütün hızıyla itti. S. F. Abasıyanık 3) Korkutmak için hızla, öfkeyle yaklaştırmak, uzatmak… … Çağatay Osmanlı Sözlük