dudaklı
Look at other dictionaries:
acımasız — sf. 1) Acıma duygusu olmayan, katı yürekli, merhametsiz 2) zf. Acıma duygusu olmadan, merhametsizce Bomboş, acımasız bakan gözler, sert ince dudaklı ağız... N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
duru — sf. 1) Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak Duru su. 2) Pürüzsüz (ten) Bu, duru beyaz tenli ve kıpkızıl dudaklı bir körpe Rus kızıydı. Y. K. Karaosmanoğlu 3) mec. Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup) … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırmızı — is., Ar. ḳirmizī 1) Al, kızıl renk 2) sf. Bu renkte olan Siyah zülüflü, kırmızı dudaklı, altın ve mercan gerdanlı kadınlar. A. Haşim Birleşik Sözler kırmızı bayrak kırmızıbiber kırmızı bülten kırmızıçizgi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kor — is. 1) İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası 2) mec. Büyük acı, üzüntü, sıkıntı, dert Kimseye göstermedikleri bir kor yanar içlerinde. Ç. Altan 3) sf., mec. Kırmızı renkli Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli. Y. K.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
şeytan diyor ki — yapılmaması gereken bir davranışı yapma isteği duyulduğunda söylenen bir söz Gül tenli, kor dudaklı, kömür sürmeli / Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kere öpmeli. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
şekerleb — (F.) [ ﺐﻝﺮﮑﺵ ] 1. tatlı dudaklı. 2. şirin sözlü … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
A'LEM — Daha iyi bilen. En iyi bilen. * Yarık dudaklı. * Alâmetli, belirtili … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
AKLEB — Sarkık dudaklı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
EBLEM — Kalın dudaklı adam … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
EHDER — Sarkık dudaklı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük