- duraklama
- is.
1) Duraklamak durumu2) ask. İlerlemekte bulunan bir birliğin, vakitsiz, yersiz ve düzensiz olarak yürüyüşünü durdurması
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
İRTİYAB — Duraklama, şüphelenme, tereddüt … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
duraklayış — is. Duraklama işi veya biçimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
es — is., müz. Notada duraklama zamanı ve bunu gösteren işaretin adı Dörtlük es. Sekizlik es. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller es geçmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ihtiyaç molası — is. Uzun yolculuklarda dinlenme vb. ihtiyaçları karşılamak için yapılan duraklama … Çağatay Osmanlı Sözlük
mola — is., İt. mola 1) Yorgunluğu gidermek için duraklama Köye gidinceye kadar iki yerde mola verdik. 2) den. Koyuverme Halatı, mola ettiler. 3) sp. Voleybol ve basketbolda takımların oyun içinde taktik alışverişleri yapmak için aldıkları dinlenme… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tevakkuf — is., esk., Ar. tevaḳḳuf 1) Durma, duraklama, eğleşme 2) Bağlı olma, ilgili olma Birleşik Sözler tevakkuf mahalli Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tevakkuf etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzatma — is. 1) Uzatmak işi, temdit 2) Sıhhi tesisatçılıkta kısa boruları uzatmak için kullanılan, kısa boru parçası 3) den. Bir ucu kıyıya bağlı durumda denize uzatılıp bırakılarak kullanılan balık ağı 4) dbl. Ünlülerin uzun söylenişi 5) sp. Oyun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
vakfe — is., esk., Ar. vaḳfe Duruş, duraklama … Çağatay Osmanlı Sözlük
yetişkin — sf. 1) Yetişmiş, olgunlaşmış 2) Evlenme çağına gelmiş (kız) Hem de yetişkin, yosma bir kadın beni erkek yerine koymuştu. N. Cumalı 3) ruh b. Beden, ruh ve duygu bakımlarından olgunluğa erişmiş olan (kimse) 4) ruh b. Gelişimin herhangi bir yönünde … Çağatay Osmanlı Sözlük
zekâ geriliği — is., eğt. Türlü sebeplerle zihnin görevini yapmakta gösterdiği sürekli yavaşlama, duraklama ve gerileme durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük