- eksiklik
- is., -ği
Eksik olma durumu, eksik olan miktar, noksan, nakisa, fıkdan
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
GAZAZA — Eksiklik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ZELEL — Eksiklik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
zaaf saymak — eksiklik olarak görmek Öteki, bütün bunları bir zaaf sayarak bu sefer ondan borç almış, ödememiş. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
elden geçirmek — eksiklik veya bozukluklarını gidermek veya denetlemek için incelemek Otomobil tamircisi bir akrabaları varmış, o da arabayı elden geçirmiş. E. Bener … Çağatay Osmanlı Sözlük
BETARE — Eksiklik, noksanlık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MENKASE — Eksiklik, noksanlık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NOKSANÎ — Eksiklik ve noksanlıkla alâkalı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NOKSANİYET — Eksiklik, noksanlık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ayıp — is., bı, Ar. ˁayb 1) Toplumun ahlak kurallarına aykırı olan, utanılacak durum veya davranış 2) Kusur, eksiklik 3) sf. Utanç veren Birleşik Sözler ayıp yerler Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
boşluk — is., ğu 1) Oyuk, çukur, kapanmamış yer 2) Kesinti, kopukluk 3) Boş geçen süre Bu boşluktan sıkılıyorum. 4) Eksiklik, yoksunluk duygusu Nevin, içinde ucu bucağı kayıp bir boşluk duydu. S. F. Abasıyanık 5) mec. Yetersizlik O günden bugüne olanları… … Çağatay Osmanlı Sözlük