- eli boş
- sf.
1) İşi olmayan, boş gezen (kimse)2) Yoksul
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
eli boş çıkmak — umduğunu alamamak, başarısızlığa uğramak Sağa döndü, sola baktı, seksen sergüzeşte atıldı, eli boş çıktı, parasız, kıyafetsiz ve mevkisiz olup... R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
eli boş dönmek (veya çevrilmek veya geri gelmek) — umduğunu alamadan dönmek Kaçan aşiretin izlerini bulamadıklarından, eli boş döndüler. A. Mithat … Çağatay Osmanlı Sözlük
eli boş gelmek — 1) armağansız gelmek 2) umulan şeyi getirmeden gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
boş — sf. 1) İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler. A. Gündüz 2) Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal Boş kadro. 3) Yapılacak işi olmayan, işsiz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
eli koynunda — sf. 1) Boş, işsiz (kimse) 2) Çaresiz (kimse) Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller eli koynunda kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
eli armut devşirmek — birisini bir iş yaparken öbürü boş durmak Bu insanlar bu güzel şehirleri kurarken bizim ellerimiz armut mu devşiriyordu? B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
MUSFİR — Eli boş fakir kimse … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEHİDEST — Eli boş. Züğürt … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ister istemez — zf. 1) Zorunlu olarak, elinde olmadan İster istemez, fakülteden eli boş ayrıldık. H. Taner 2) Yarı gönüllü olarak, biraz mecbur olarak Kem dedik, küm dedik, olmadı, ister istemez sahneyi boyladık. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük