gömlek eskitmek — hayat sürdürmüş olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
pabuç eskitmek (veya paralamak) — bir iş için bir yere çok gidip gelmek, işi takip etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dokuz yorgan eskitmek (veya paralamak) — çok uzun yaşamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafa eskitmek — zihni yoran sorunlarla sürekli uğraşmak Ne gücünü aşan meseleler için çene yormaya, kafa eskitmeye niyeti vardı ne de kendi başarısızlıkları için suçlu aramaya... T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
TA'TİK — Eskitmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
eskitme — is. Eskitmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
gömlek — is., ği 1) Vücudun üst kısmına giyilen kollu veya yarım kollu, yakalı giysi Sarı zeminli, kırmızı çiçekli gömleğinin yalnız boğazına tesadüf eden düğmesi ilikli, ötekiler açıktı. S. F. Abasıyanık 2) Kadınların giydikleri ince kumaştan yapılmış… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafa — is., Ar. ḳafā 1) İnsan başı, ser 2) Hayvanlarda genellikle ağız, göz, burun, kulak vb. organların bulunduğu vücudun en ön bölümü 3) Çocuk oyunlarında kullanılan zıpzıp taşının veya cevizin büyük boyu 4) Mekanik bir bütünün parçası Distribütör… … Çağatay Osmanlı Sözlük
örselemek — i 1) Yıpratmak, eskitmek, hırpalamak, zedelemek Rüzgâr çiçekleri örseledi. 2) mec. Gücünü azaltmak, canlılığını gidermek, sarsmak Naciye Hanım, kalkık kaşlarıyla başını sallayarak meclisin sükûtunu örseledi. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
paralamak — i 1) Parçalamak Aslan geyiği paraladı. 2) Yıpratıp eskitmek Yepyeni ayakkabıları bir ayda paraladı … Çağatay Osmanlı Sözlük