felaket

felaket
is., Ar. felāket
1) Büyük zarar, üzüntü ve sıkıntılara yol açan olay veya durum, yıkım, bela

İnsanların korkması icap eden en büyük felaket, kötü ahlaktır.

- S. Ayverdi
2) sf. Çok kötü

Felaket bir yazı.

3) sf. Şaşırtıcı, hayrete düşürücü

Bu kız felaket.

Birleşik Sözler

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • felâket — (A.) [ ﺖﮐﻼﻓ ] büyük bela, musibet …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • FELAKET — Belâ, musibet, âfet, dâhiye. Bedbahtlık …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • MÜLİMME — Felâket …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • afat — felaket …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • ağzı kurusun — felaket dileğinde bulunanlara karşı kullanılan bir ilenme sözü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • katıglık — felâket III, 233 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • Zeyno Baran — (born January 31 1972 ) is a prominent Turkish American scholar on issues ranging from US Turkey relations to Islamist ideology to energy security in Europe and Asia. She is the Director of the Center for Eurasian Policy and a Senior Fellow at… …   Wikipedia

  • acı haber — is. Genellikle felaket veya ölüm bildiren söz veya haber …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ateş — is., Far. āteş 1) Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr Uygarlık ateşten doğmuştur. 2) Tutuşmuş olan cisim 3) Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç Yemeği ateşten indirdim. 4) Patlayıcı silahların atılması Top… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • beliye — is., esk., Ar. beliyye Felaket, keder, tasa Sebep hep sensin; o zaman muvafakat edeydin belki bu beliyeler başıma gelmezdi. S. M. Alus …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”