- göz kamaştırıcı
- sf.
1) Gözün kamaşmasına, bir süre göremez duruma gelmesine yol açan (ışık)2) mec. Muhteşem, çok güzel, parlak, görkemli
Göz kamaştırıcı bir mücevher, kuyumcuya heyecan verir.
- S. Ayverdi
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Göz kamaştırıcı bir mücevher, kuyumcuya heyecan verir.
- S. AyverdiÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
HAVATIF — Göz kamaştırıcı şeyler. (Bak: Hâtıf … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kamaştırmak — i Kamaşmasına neden olmak Ganimetlerin göz kamaştıran çeşidini Topkapı hazinesinde görebilirsiniz. O. S. Orhon Birleşik Sözler göz kamaştırıcı … Çağatay Osmanlı Sözlük
lüks hayat — is. Fazla masraf gerektiren tantanalı, gösterişli ve göz kamaştırıcı yaşama biçimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstün yapım — is., sin. Çok büyük giderlerle çevrilen, kalabalık oyunculu, göz kamaştırıcı süs ve giysili, büyük reklamlarla piyasaya sürülen ancak sanat yönünden genellikle büyük bir değer taşımayan film … Çağatay Osmanlı Sözlük
HATIF — Süratli kapıp götürücü. * Göz kamaştırıcı şimşek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük