- gözü kapalı
- sf.
1) Çevresinde olanlardan haberi olmayan (kimse)
Hem, bizim çocuklarımız gözü kapalı, masum çocuklar...
- R. N. Güntekin2) zf. Düşünmeden, duraksamadanAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Hem, bizim çocuklarımız gözü kapalı, masum çocuklar...
- R. N. GüntekinÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
gözü kapalı olmak — çevresinde olup bitenin farkına varmamak, ilgisiz kalmak Ali Rıza Bey, pek gözü kapalı bir adam değildi. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapalı — sf. 1) Kapanmış olan, açılmamış, mestur, açık karşıtı 2) Geçilmez durumda olan 3) Çalışma süresi sona ermiş (iş yeri) 4) Başı örtülü (kadın) 5) Açık ve kesin söz kullanmadan söylenen, müphem 6) Gizli, saklı Meclisler, iç tüzük hükümlerine uygun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü kapalılık — is., ğı Gözü kapalı olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
masum — sf., Ar. maˁṣūm 1) Suçsuz, günahsız Tetkiklerinizde elbette birçok masum mücrimlerle karşılaşmışsınızdır. H. R. Gürpınar 2) Temiz, saf Hem, bizim çocuklarımız gözü kapalı, masum çocuklar... R. N. Güntekin 3) is., hlk. Küçük çocuk Dört tane masumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
uyruk — is., ğu, huk. 1) Bir devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olma durumu, tebaa 2) mec. Bir kimsenin etkisi altında olma durumu, körü körüne bağlanma, gözü kapalı inanma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller uyruğuna girmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
zirzop — sf., tkz. Aklına eseni yapan Şımarıkça durduğu dalda duramayan, biraz zirzop, önüne gelene gözü kapalı güvenen bir çocuk. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
ergen gözüyle kız alma, gece gözüyle bez alma — insan hiçbir şeyi incelemeden, gözü kapalı almamalıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
AGMAZ-UL AYN — (Egmaz ul ayn) Gözü kapalı kimse. Çok müsamahakâr. Gafil … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) … Çağatay Osmanlı Sözlük